İSMİ VE LAKABI
O, sened kabul edilen seyyid, bilginlerin hocası, eşsiz kutb(*), velilerin önderi, gönüllerin sultanı, müslümanların faziletlisi, büyük alim, veli, şeri’atda derya ve bilginlerin lideridir. Ebül-Abbas Ahmed er-Rifa’i, baba tarafından el-Hüseyni ve anne tarafından da el-Ensåri olarak bilinmektedir. Şâfii mezhebinden olup, el-Vâsıtlıdır.
BABA TARAFINDAN SOYU
O, müminlerin Emir’i Ali b. Ebi Talib (Allah ondan hoşnut olsun)’in oğlu, Şehid İmam Hüseyin’in oğlu, İmâm Ca’feru’s-Sadık’ın oğlu, İmâm Mûsā’l-Kâzım’ın oğlu, Seyyid İbrahimu’l-Murtaza’nın oğlu, Seyyid Mûsa’s-Sâni’nin oğlu, Seyyid Ahmed’in oğlu, Seyyid Hüseyin’in oğlu Seyyid Hasan’ın oğlu, Seyyid Ebü’l Kâsım Mu- hammed’in oğlu Seyyid Mehdi’nin oğlu, “Rifa’a” lakabının verildiği Seyyid Hasan’ın oğlu, Seyyid Ali’nin oğlu, Ahmedu’l-Murtaza’nın oğlu, Seyyid Ebü’l-Fevârisi’l- Hâzım Ali’nin oğlu, Seyyid Sâbit’in oğlu, Seyyid Yahya’nın oğlu, Seyyid Sultan Ali’nin oğlu, âlimlerin lideri Seyyid Ahmed’dir.
ANA TARAFINDAN SOYU
Annesi tarafından şerefli soyuna gelince o, Sahâbe’den Zeyd el- Ensârî en-Neccâri’nin oğlu, Hâlid Ebû Eyyûb’un oğlu, Metin’in (buna Eyyub de denir) oğlu, Zeyd’in oğlu, Hâlid’in oğlu, Mansur’un oğlu Muhammed’din oğlu, Mûsâ’nın oğlu, Ebû Bekir el-Vâsıti’nin oğlu meşhur mutasavvıf, İmam Muhammed’in oğlu, Şeyh Yahya el- Kebir’in oğlu, Şeyh Kâmil’in oğlu, Şeyh Mûsâ Ebû Sa’id’in oğlu, Şeyh Ebû Sa’id Yahya en-Neccâri el-Ensari’nin kızı Veliye, Saliha ve Ummül Fadlı Fatıma en-Neccâriyye’nin oğludur. Allah ondan hoşnut olsun.
Anneannesi de, Ali b. Ebi Talib (Allah ondan hoşnut olsun)’in oğlu, Imam Huseyin’in oğlu, İmâm Zeynel-Abidin Ali’nin oğlu, Sey- yid Hüseyin el-Aşğar oğlu, Seyyid Ubeydu’llah el-Araç oğlu, Ulu Emir Seyyid Muhammedu’l-Eşter’in oğlu, Emiru’l-Hacc’ın oğlu, Sey- yid Ebü’l- Feth Muhammed’in oğlu, Seyyid Ebû Ali Salim en-Nakib’in oğlu, Seyyid Abdullah et-Tahir’in kızı Seyyide Rabi’adır.
Onun bu temiz soyu, annesi tarafından dedesi İmam Caferu’s Sadık yoluyla Hz. Ebû Bekir es-Siddik (r.a.)’e uzanır. Ayrıca amcası Hasan’ınki de, Annesi tarafından dedesi Bakır yoluyla Hz. Ebû Bekir’e uzanır.
*Bir tarikatın ulusu demektir. Gavs’ten sonra gelir. Allah’ın hususi bakışına maz har olan yer. Menakibü’l-Arifin, Tahsin Yazıcı, T.T.K. Yayın., 1961, c. 1, s. 598 (Çev.). *Bkz. Semsettin Sâmi, Kâmüsü’l-A’lâm, İst., 1306, c. III, s. 2290; İslam Ansiklopedisi (M.E.B.), Ist., 1965, c. 1, s. 202-4 (Çeviren).
ES-SEYYİD AHMED ER-RIFA’I HAZRETLERİ’NİN MÜBAREK ŞEREFLİ ALTIN SOYU:
Mü’minlerin Emiri Ali b. Ebi Talip
(Allah ondan hoşnut olsun)
▼
Şehid’i Kerbela İmam Hüseyin
▼
Seyyid Ali Zeynel-Abidin
▼
Seyyid Muhammed’ul Bakır
▼
Seyyid Ca’feru’s-Sadık
▼
Seyyid Müsal Kazım
▼
Seyyid İbrahimu’l-Murtaza
▼
Seyyid Müsa es-Sani
▼
Seyyid Ahmed
▼
Seyyid Hüseyin
▼
Seyyid Hasan
▼
Seyyid Ebü’l-Kasım Muhammed
▼
Seyyid Mehdi
▼
Seyyid Hasan
(Rifa’a lakabı verilmiştir.)
▼
Seyyid Ali
▼
Seyyid Ahmedu’l-Murtazá
▼
Seyyi Ebü’l-Favarişi’l-Hazım Ali
▼
Seyyid Sabit
▼
Seyyid Yahya
▼
Seyyid Sultan Ali
▼
Seyyid Ahmed er-Rifa’i
(Allah ondan hoşnut olsun)
▼
Zeyneb Mansür Fatma Salih Kutbu’d-Din**
↑
Çocuk bırakmadan ölmüştür.
**Çocuk bırakmadan genç yaşta ölmüştür.
DOĞUMU VE YETİŞMESİ
Seyyid Ahmed er-Rifa’i (ra.), 512/1118 yılında, mübarek Recep ayının ilk yarısındaki perşembe günü, Hüsn köyünde dunya gelmişdir. Bu köy, Vasıt Bölgesi’ne bağlı, Bataih mıntıkasındaki Umm Ubeyde’nin hızasındadır. Väsit da Irak’da meşhur bir bölgedir. Kur’an-ı Kerim’in hıfzını tamamladığında yedi yaşındaydı.
Babası Sultan Ali, Bağdat’a gitti. Orada 519/1513’de vefat etti orada gömüldü. İbni el-Müseyyib burada, insanların toplandığı ve ziyaret ettiği, güzel bir türbe yaptırdı. Ayrıca burası, kendi adıyla bilinen bir mescide de sahiptir. Günümüzde bu türbe ve mescid Bağdad’da, er-Reşid Caddesi’ndedir. Es-Seyyid Ahmet er-Rifai’nin babası öldüğünde onu, dayısı Mansur el-Baz yanına aldı. Oraya yerleşti, onun yetişmesi sorumluluğunu üstlendi. Dayısı onu, eğitim ve öğretimi için veli ve muhaddis, Vasıtlı Şeyh Ali Ebul-Fazl’a teslim etti. Bundan önce de babası onu, takva sahibi ve kurrå. Şeyh Abdus Semi el-Harbüni’nın yanına vermişti.
Böylece onu, manevi atmosferi bol bir ortamda, mübarek bir ağacın dalı olarak, ilim ve takva muhitinde yetiştiğini görüyoruz. O, Vasit Medresesi’nde iken, kendisini çevreleyen her şart onu; ahlakda, ilimde ve bilgide yüksek dereceye yöneltiyordu. Kendisine özenen arkadaşları arasında üstun bir bilgi, parlak bir zeka ve yetenek ile güzel bir ahlaka sahipti. Bu özelliklerinden dolayı, hocası Ali Ebil- Fazl el-Vasit Camii’nde, Ahmed er-Rifa’i’yi arkadaşlarına örnek gösteriyordu. Amidi el-Vasiti, Ebi Galib Abdullah b. Mansur ve diğer güvenilir faziletli kimseler gibi hadis ilmini şeyhinden alıyordu. Şeyh Ali Ebul Hasan el-Vasıtı, Hulasatül-İksir de şöyle bildirmektedir. “Ahmet er-Rifai, ilim ve fenleri yirmi seni süresince okudu. Nihayetinde şeyhleri ona başvurdular ve bütün guruplar onun etrafında toplandılar. Bütün bilgileri ve ilimleri öğrendikten ve anlayış derecelerine yükseldikten sonra, Vasıt’daki muhaddis şeyhi ona, şeriat ilimleri ile tarikat ilimlerini içeren bir icâzet verdi. Şeyhi Ebil-Fazl Ali eliyle bu tarikat ilimlerini anlayabilme ve zevkini alabilme yolunda büyük bir cehd “hırs” göstererek, gayret etmişti. Ahmet er-Rifa’i değişik alanlarda böyle yüksek bir mertebeye ulaşıp, mesafeler alıp, mücahedeler elde edip, bütün bu dallarda uzmanlaştığında şeyhi ve dayısı olan el-Baz el- Eşeb, ona, tarikat yolunda icâzet verdi. Tarikatda ehil olduğunun işareti olarak ona kaftan giydirdi. Sonra da ona, Umm Ubeyde’deki Ensår Tekkesi’nde oturmasını emretti. Burada, Ahmet er-Rifa’i’nin anne tarafından dedesi Şeyh Yahya en-Neccâri el-Ensâri yatıyordu. Tekkedeki cülûsu, müritlerini davet ve terbiyesi üzerinden henüz bir yıl geçmemişti ki, dayısı Şeyh Mansûr vefat etti.
(Emevilerin Irak Valisi el-Haccac b. Yusuf es-Sakafi tarafından 83/702 de karargah olarak kurulmuştur. Väsit, Irakda Dicle Irmağının batı yakasında, Basra ile Küfe arasındaki bir noktada yer alan ortaçağ kentidir. Özellikle Emeviler döneminde (661-750) Onem kazanmıştır. Haccac burada kendisine Kubbetü’t Hadrå (Yeşil Kubbe) adlı bir saray ve bir ulu camii inşa ettirdi İslâm Ansiklopedisi. (MEB. 1987). XIII, s. 222-226, (Çev.)
KİŞİLİĞİ VE AHLÂKI
Seyyid er-Rifa’i (r.a.), esmerimtırak renkli, nur yüzlü, güzel görünüşlü, yakışıklı, zekâ ve tevâzů fışkıran siyah gözleri olan, kişiliğinde şefkât ve merhamet belirtileri gösteren zarif yapıda, çenesi altında bir el tutamını geçmeyen siyah sakallı, geniş alınlı, kahkahasız, tatlı tebessümlü, kibar lehçeli, hoş sözlü, konuştuğunda insanı büyüleyen ve sustuğunda konuşması istenilen, giyimi basit, başında büyük olmayan siyah veya beyaz sarıklı, elbisesinin kol ve boyun çevresi, kol ve boyun ölçüsünü aşmayan, tecrübeyi üstün tutan ve zorluğu kolaylaştıran, gönlü zengin, görgülü, yol ve erkân sâhibi, halim, sır saklayan, sözünü tutan, açı doyuran, yoksulu giydiren, ister iyi kişi-ister kötü kişi olsun her hastayı ziyaret eden, cenazelere katılan, fakirlerle hem-hål olan, eziyete karşı sabırlı, iyilik dağıtan, herkese nasihat eden, karşılaştığı kimselere selâmı ilk veren, yürürken sağa-sola bakmayıp, aksine adımını attığı yere bakan, yaşı ilerlemiş ihtiyarlara öğütte bulunmayı vazife bilen, daima kendisini tevâzů, itaat ve säkin olarak yok edercesine “Miskin Ahmedcik” diye tanıtan bir şahsiyet idi.