FIKIH’TA VACİB’İN VE SÜNNETİN HÜKMÜ

FIKIH’TA VACİB’İN VE SÜNNETİN HÜKMÜ

VACİB: Gerekliliği, kendisinde şüphe olan zannî bir delille oluşan hükümdür. Bayram namazları ve namazda Fâtiha Sûresini okumak gibi. Zira bunlar haber-i ahad olan zannî delille sabittir.

VACİBİN HÜKMÜ

Yapılması gerekli olup inanılması gerekli olmayandır. O halde vacib olan şeyin vacibliğini inkâr eden kişi kafir olmaz, vacibi işleyen kişi sevap kazanır. Vâcibi terkeden kişi ise, farzın azabından daha az olan bir azâba müstehak olur.

Bir önceki izah kısmında geçen farzı içtihadi ile vacib bir hüküm müstesnâ, bütün hükümlerde aynıdır. O hüküm ise: “Bulunmaması bir amelin caiz olmamasını gerektirendir.” hükmüdür. O hâlde vâcib olan şeyin bulunmamasıyla bir amelin caiz olmaması gerekmez. Meselâ: Namazda Fatiha Süresi’ni okumak vacib olmakla berâber bu sürenin namazda okunmaması namazın geçerliliğine mânı değildir.

HABER-I AHAD: Bir râvının diğer bir râviden veya bir cemâatten veya bir cemâatin bir râviden rivayet etmiş olduğu hadisi şeriflerdir. Haberi Ahâd, kesin bilgi ifade etmez.

SÜNNET: Lügatta – kötü de olsa – yol manasındadır. Sünnet iki kısma ayrılır:

SÜNNETİ MÜEKKEDE (Kuvvetli Sünnet): Bu sünnet Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)’in çoğunlukla yapıp bazı vakitlerde yapmadığı sünnettir. Abdestte suyla ağzı çalkalamak gibi.

SÜNNETİ MÜEKKEDE’NİN HÜKMÜ: Bu sünneti yerine getiren

sevâb kazanır. Terk eden ise, (âhirette) kınanmaya müstehak olur.

SÜNNETİ GAYRİ MÜEKKEDE (Kuvvetli Olmayan Sünnet):

Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve sellem) bazı vakitler yapıp çoğunlukla yapmadığıdır. Abdestte boynu meshetmek gibi. Bu sünnete mendüb ve müstehab da denilir.

SÜNNETİ GAYRİ MÜEKKEDE’NİN HÜKMÜ : Bu sünneti yapan Sevâba hak kazanır, yapmayan ise kınanmaya müstehak olmaz.

(KAYNAK: NÛRU-L-MİSBÂH (CÜBBELİ AHMET HOCA)

Bir yanıt yazın